Yasemin İnceoğlu
Global medya Saddam'ın idamıyla ilgili şu soruları hiç sormadı: Saddam 'canavarı'nı
kimler yarattı, kimler Saddam'ı Irak'ın meşru lideri olarak tanıdı, Saddam'ın Batılı suç ortakları
kimlerdi?..
Küresel köy, internet sayesinde devrik Irak lideri Saddam Hüseyin'in infaz
görüntülerini izledi. Görüntüleri izlerken, Milan Kundera'nın 'Ölümsüzlük' adlı romanının kahramanı
Agnes'in şu yorumunu hatırlamamak mümkün değil: "Bireycilik komadayken kamera seni filme alıyorsa
bireycilik nerede?" Enformasyon toplumu, internet çağı derken, idamın adeta bir 'gösteri'ye dönüştüğünü
ve 'kamera hakkı'nın 'ölme hakkı'na galip geldiğini gördük. Diğer yandan, çok sayıda Iraklının Saddam'ın
idam edilmesinin TV'den naklen yayımlanmasını istediği düşünülecek olursa, içinde yaşadığımız
21.yüzyılda halen çağdışı/insanlık dışı olarak nitelendirilebilecek 'idam' cezasının ne denli 'gönüllü
izleyici toplama' kapasitesine sahip olması bir o kadar ürkütücü.
2003 yılında Amerikan askerlerince yakalandığı Tıkrit'teki çiftlikte adeta bir delikten çıkarılan devrik lider, bitkin, şaşkın ve hatta korku dolu gözlerle etrafa bakıyordu. Bu kez ise, Saddam'ın, cep telefonuyla kaydedilen idam öncesi görüntüleriyle ilgili global medyada çıkan kimi haberlere göre 'küstah', kimilerine göre ise 'onurlu ve cesur' bir tavır sergiliyordu. Ancak haberlerde varılan temel uzlaşma şuydu:
"Adalet yerini bulmuştu", 1982 yılında 148 Şii Müslüman'ı katleden Saddam cezasını hak
etmişti.
Saddam'ın zalim bir diktatör olduğunu inkâr etmek saçma olur ancak global medya şu
soruları sormaktan kaçındı: Saddam 'canavarı'nı kimler yarattı? Kimler Saddam'ı Irak'ın meşru lideri
olarak tanıdı? İdam Şiiler ve Suniler arasındaki şiddeti daha çok körükler mi? Saddam neden 30 Aralık
günü, bayram arifesinde idam edildi? Bir savaş suçlusunun idam edilmesi savaş suçlularını koruyan
uluslararası yasaları ihlal etmiyor mu?.. Gazetecilikte temel olan 5N1K kuralı'nın 'Neden'i kasıtlı
olarak kurcalanmadı. Devletin körüklediği, pompaladığı şiddet adeta eğlencelik bir hal aldı.
Bu arada Irak'taki ABD ordusunun sözcüsü William Caldwell'in infaz görüntüleri için "Irak, egemen bir ülke. Biz farklı şekilde yapardık. Ancak bu yetki bize ait değil. Bu, Irak hükümetinin kararı" diye medyaya açıklamada bulunması, 'Acaba, ABD yönetimi ne zamandır Irak'ı egemen bir ülke olarak kabul etmekte' sorusunu akla getiriyor. Ana akım medyada 'Gardiyanlar Saddam'ı tartakladı mı?' 'Görüntüleri internete kim sızdırdı?', 'İnfazı Şii milisleri mi gerçekleştirdi?' türünden sorulara bol bol rastladık. Bir başka ironi ise, infaz görüntülerinden rahatsızlık duyan Amerikan yönetiminin, Irak hükümetine, önümüzdeki hafta idam edilecek iki Iraklıya daha "ihtimamlı" bir idam şöleni hazırlamalarını buyurmaları oldu.
İngiliz Independent gazetesi muhalif yazarı Robert Fisk'in, "Batı, Saddam'ı silahlandırdı, düşmanlarıyla ilgili istihbarat verdi, zulümleri için teçhizat verdi, sonra da suç ortaklarını ele vermesini önledi. Tüm gerçek, Bağdat'taki infaz odasında Saddam'la birlikte öldü" açıklaması, medyada saklanan gerçekleri biraz olsun ortaya koydu.
Şüphesiz bu süreçte birçok çarpıtılmış, eksik veya spekülatif haber ortada dolaşacak, global medya kendi çıkarları doğrultusunda gündemini oluşturacak, sorulması gereken birçok soruyu sormayacak, muhalif sesleri kesecek, tüm dünyaya Saddam'ın idamının haklılığını yineleyerek, Irak'ı ve Ortadoğu'yu bekleyen büyük tehlikeleri 'narkotik etki'yle uyuşturulmuş olan global izleyiciye göstermeyecek.
*Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu: Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi
Radikal
09.01.2007