Kitap taslağı internette yüz binlerce kişi tarafından paylaşılan Ahmet Şık telif davası açabilir mi?
Ergenekon tutuklusu Ahmet Şık’ın yazdığı ve polis tarafından taslakları toplanan “İmamın Ordusu” adlı kitap, internette yayınlandı. 298 sayfa olan taslağın ilk sayfasında Şık’ın tutuklanırken söylediği “Dokunan Yanar” sözleri başlık olarak yer alıyor. Kitap internetten yayınlanınca, sosyal paylaşım sitelerinde de hızla paylaşılmaya başlandı. Kitap taslağı dünden beri 100.000’den fazla kişi tarafından download edildi, mail yoluyla paylaşanlar ya da download etmeden okuyanlar bu rakama dahil değil. Tüm bu gelişmeler üzerine Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hakan Karaali inceleme başlattı. İlk heyecan dalgasından sonra ise telif hakları konusu gündeme geldi. Ahmet Şık’ın telif hakları ne olacak? Dava açma hakkı var mı? Sosyal medyanın ne mahkeme kararı, ne sansür dinlemiyor olması sivil itaatsizlik mi? “Twitter’ın ordusu”nun eylemi sivil itaatsizlik mi?
Gülin YILDIRIMKAYA
gulinyildirimkaya@haberturk.com
‘Kitap çıkmadan korsana düştü, Şık devletten telif tazminatı isteyebilir’
Galatasaray Üni. İletişim Fak. Öğr. Üy. Prof. Dr. Yasemin İNCEOĞLU:
Ahmet Şık’ın telif hakkının ihlali söz konusu; kitap yayımlanamadan korsana dönüştü. Çalışmanın sanal âlemde yayılmasına destek veren bir kesim kamuoyu aşırı iyimser yaklaşarak, elektronik ortamda çalışmaya ulaşanların, Şık’ın avukatlarıyla irtibata geçilmek suretiyle ailesinin verdiği bir hesap numarasına para yatırabileceğini savunuyor. Bunun ülkemizde gerçekleşmesi kolay değil. Ancak Şık kitap taslağının internette dolaşmasından onun için üzülenler kadar üzülmüyor olabilir, aksine bunu bir başarı olarak da kabul edebilir. Çalışmanın İsveçli aktivistlerce (Wikileaks bağlantılı) sızdırıldığı söylenmekte, Şık’ın onlara dava açması zor ama sonuçta beraat ederse devlete yüklü bir tazminat davası açabileceğini düşünüyorum.
Kamuya açık, aleni, meşru, eylemin amaca uygun olarak gerçekleşmesi (kitabı internette yaymanın tek amacının düşünce özgürlüğünün savunulması yönünde bir demokratik görevi yerine getirmek olduğunun gerekçe olarak gösterilmesi), şiddetin dışlanmış olması gibi önemli hususların varlığı nedeniyle, bu bir sivil itaatsizlik eylemidir. “Kamu vicdanına yönelik çağrı” olarak niteleyebileceğimiz bu hareket şu gerçeği ortaya koymuştur: Sosyal medya, yurttaşa sunduğu enformasyona hızlı erişme ve yayma hakkının yanı sıra, insan hakları, demokrasi, sivil toplum, özgür basın, hukuk devleti gibi evrensel değerlerin yayılmasındaki en büyük mücadele alanı haline dönüşmüştür.
‘Kitabın tek hak sahibi Şık, paylaşanlara dava açabilir’
Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğr. Üy., Bilgi Teknolojileri Hukuku Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Emre BAYAMLIOĞLU:
İnternet üzerinden özgür bir erişim gözleniyor şu anda. Bunu indirenler, yükleyenler, dağıtanlar bir şekilde Ahmet Şık’ın bunu onayladığını sanıyorlar ancak bu varsayımın hukuki bir etkisi yok. Ahmet Şık elbette dava açabilir, buna hakkı var. Haklarından feragat etmediği veya haklarını birine devretmediği sürece hak sahibi kendisidir.
Upload ve download edenleri farklı değerlendirmek gerekiyor. Eseri, internet üzerinde 3’üncü kişilerin erişimine açanlar yani kontrol ettikleri bir web sitesi altında download ettirenler, eser sahibinin umuma iletim hakkını yani 25. maddede sayılı hakkını ihlal etmekteler.
Buna karşılık download edenlerin durumu biraz daha tartışmalı. Bir görüş, bunların da çoğaltma hakkını ihlal ettiğini söylese de kanunumuzda gayri ticari amaçlı bir kişisel kullanım istisnasından bahsedilmektedir. Kitabı kişisel kullanım için kopya edenleri bu kapsamda değerlendirebiliriz ama dediğim gibi bu husus Türk hukukunda tartışmalıdır.
‘Sosyal medya protesto hakkını kullandı, ceza yaptırımı uygulanamaz!’
İstanbul Üni. Hukuk Fak. Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adem SÖZÜER:
Hukukumuzda, hazırlanan kitap hangi düşünceyi, eleştiriyi içerirse içersin basım öncesi aşamada devlet organlarının bir müdahalesi mümkün değildir. Bu tür müdahaleler sansür anlamına gelir. Sansürse anayasamıza göre yasak hatta bazı durumlarda suçtur. Bir kitabın kim veya kimler tarafından hangi amaçla hazırlandığı gibi konular, kitap basıldıktan sonra ceza muhakemesinin konusu olabilir. İfade ve basın özgürlüğünün bir gereğidir bu. Delil elde etmek, olayları aydınlatmak ve gerçeğe ulaşmak amacı, her aracı meşru kılmaz. Ceza muhakemesinde gerçeğe, her şeye rağmen değil, ancak kanunda öngörülen usul ve yöntemlerle ulaşılır. Yeni CMK madde 217’de “suç ancak hukuka uygun elde edilmiş delille ispat edilir” denmiştir. Bazı uygulamalar, yeni ceza kanununun hem açık düzenlemelerine hem de özgürlükçü ruhuna aykırı. Vatandaşların da buna yönelik protestoları, ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı kapsamındadır. Bir hakkı kullanmak hukuka uygunluk nedeni olup, hakkını kullanan kişiye karşı ne ceza ne de tazminat yaptırımı uygulanabilir.
‘Bu dijital çağa özgü eylemlerin bir örneği’ İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı TUNÇ:
Bu sanal itaatsizlik eylemi kanımca daha başında olduğumuz dijital çağda karşılaşacağımız pek çok benzer örneğin ilki. Wikileaks ile başlayan şeffaflık kavramı ve daha demokratik toplumlara olan özlem tartışmaları teknolojinin getirdiği anonimlikle güçlerini birleştirdi. Sosyal medya mecraları sadece gerçek hayattaki sokak eylemlerini örgütlemekle kalmadı kendisi protestonun temel mecrası haline geliverdi. Fikir polisliğine soyunan iktidarlar ve baskıcı rejimler bu muhalif yapıdan hoşnut değiller. Köhnemiş hukuk sistemleri bu dinamik medya yapısını anlamaktan ve ayak uydurmaktan çok uzak. 20. yüzyıl basın-yayın mantığı ve refleksleriyle dijital çağda yurttaşın olaylara dahil olma biçimini kontrol edemezsiniz. Biraz internet kültürü olan herkes Ahmet’in kitabının internete düşeceğinden emindi ve öyle de oldu. Bu noktada önemli olan sadece kitabın internette olması değil Twitter’da binlerce insanın dakikalar içinde aynı dosyayı birbiriyle paylaşma hızıydı. Türkiye bu eylemle sosyal medyanın nasıl farklı kullanılabileceğini ilk kez somut olarak gördü.